“Bir soda, iki çay ne yapıyor?” dedim. “İyiler be amcası, büyüyorlar işte” dedi garson. Canımı ye garson.

17 Eylül 2012 Pazartesi

tanrım mola!

pahalı kan diye sürebilir şiir, ama sürmeyecek 
kimse masadan kalkmasın anlaşmada hesap ortak yazılı 
boş bir ayakkabı ile dolu bir ayakkabı arasındaki fark kadardır bazen insan 
çünkü herkes ucuz mazot ve ucuz ayakkabı almak ister 
neden-sonuç arasındaki kanlı ilişki ve sokaklardaki toplu striptiz 
striptizden kastım imgesel bir şey; kocasına çorap seçen bir kadınınki 
halkın yüzde yetmişbeşle desteklediği; katliamlar da özelleştirilsin 
kandiller tebrik edilsin ve herkes otururken karnını içine çeksin 
şimdi burada bebeğim, aşkım, birtanem: hatta hepsinden iki kere 
canlı müzik eşliğinde söylediğimi farzet etkileyici olsun diye 
böyle durumlarda işiniz bitince müzisyeni öldürebilirsiniz 
sonra her şeyi unuturuz: yüzseksenbin cigabaytlık unuturuz 
normal koleksiyonuna iki, memnuniyet koleksiyonuna bir parça daha ekleriz 
hiçbirşey olmamış gibi bir mısrayla devam ederek: 
bensizim, bütün mazeretlerini anlıyorum seni yalnız… 
ucuz mazot dizel araba diye sürebilir şiir ama sürmeyecek 
hiçbir şey olmamış gibi sürdüremem bu sıkıcı ironiyi 
hatır hatalarını ve a’dan z’ye bir dizi oluşturanları 
diziyi bozan, ilk fırsatta unutulacaklar listesine eklenenleri 
bunlar üzgün birinin cümlelerine benzemiyorsa üzgünüm 
ama boş çocuk terliklerine… ama tanrım! 
1.09.2005 tarihli hürriyet’te fotoğrafları vardı: 953 ölü 
hürriyet okuduğum için özür dilerim 
hesap ekstremdeki artı ve arabamın full deposu için özür dilerim 
beni seversin. varsa bir hakkım onu kullanıyorum. 
tanrım mola!

Osman Konuk

Ucuz Mazot 

'çay erdal bakkal'da içilir',,

‘ve oturdu mu bir masaya
…hakkını verir çay içmenin..’
  | Cahit Zarifoğlu 


‘iki çay söylemiştik orda biri açık
keşke yalnız bunun için sevseydim seni..’
| Cemal Süreya 


‘ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım..’
| Osman Konuk 


‘hadi iç de çay koyayım..’
| Âh Muhsin Ünlü 


‘seni çay içerken izlemek,
seni çay doldururken,
seni demlerken çayı,
kimseler inanmasa da düpedüz sevap..’
| Alper Gencer  


‘çay henüz her şey bitmedi demektir..’
| Cezmi Ersöz 


‘çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle..’
| Turgut Uyar 


‘her gülümseyişin de tüm ülkeye çay ısmarlayayım,
seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana..’
| Murat Menteş 


‘bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye çay söyledim kahveden..’
| İbrahim Tenekeci 

‘aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
küfürler saçıp etrafa,belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
yokluğuna alışmamalıyım..’
| Tarık Tufan 


‘bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mı?
görülmediği gibi
ama var mıydı sanki görülmek isteyen
var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden..’
| Edip Cansever
 
 

‘çay içiyoruz
mutlu bir sessizlik içinde..’
| Cevat Çapan 


‘yazsam okusam, okusam yazsam
biri devamlı çay verse bana..’
| Ömer Lütfi Mete

 
 
Çay ayrılıkların merhemi gibidir.
  | Yetmis2

12 Eylül 2012 Çarşamba

sorgula!

mezun olduğumu bildiğim halde bu sayfa açılana kadar kalbim yerinden çıkacak gibi oldu,çok garip pek fena dostlar.),,

3 Mİ IDIOTS?

 İsmini duydum epey bir süre önce sonra baktım kapagını gördüm,Imdbsini okudum biraz,bir ara izlerim deyip kapattım.Bi kaç yıl geçti .Evde sıkıntıdan patlanılan günlerde beynimi şöyle bir çalkalayıp aklım kıyında  köşesinde kalan filmleri ön loba topladım.İçlerinden '3 idiots' galip geldi aldım izledim.
        Bu budala 3 serseri yüzünden salya sümük ağladım!
        Artık en sevdiğim filmler listesinin üst sıralarındalar.
 'Bu aralar izlemediğim bi film arıyorum,ilgilenenlere duyurulur' diyorsanız buyrun burdan yakın!,,
       

8 Eylül 2012 Cumartesi

'benim olsunlar' dedim ya la!,,

kolay kolay kıskanmam!

sınavda çıkmayacak sorular,,

teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar
çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını
ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle
eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye
“konuşan tartı”lardan korkmuyorlar bir de, 
-ben bazen korkuyorum-

artis diyorlar erken ölenlere bir akşamüstü her yer kalabalık
her yer kalabalık, üzgünüz yeteri kadar ve rimbaud mahkemelerde sanık
sırayla ölüyor kumbarası kırılmış çocuklar, tez konusu bile değiller
içinde ortadoğu geçmeyince şiir de olmuyor, bir şeyler kahrolsun!
-işgal edilmiştir inandığımız tüm çiçekler!

stratejik bir aşk yaşıyorum devlet görmesin, keşişleri hemen soboleyin
bu saklambaç bizden uzak, kavimler göçü konumuz değil, seni seviyorum!
ideolojiler söylüyorum dünya kurtarmak isteyenlere ve çok rüya görüyorum
insanı anlamakla meşgulüz, üstelik görünürde hiç ipucu da yok
ben bazen korkuyorum, annem duruyor hemen kalbime
beni hep yanlış öldürüyorlar anne diyesim geliyor
sonra cihad geliyor aklıma, cihad’ı çok seviyorum
-ama bunları coğrafi keşiflerle açıklayamam-

çocuğu okula yazdırıyorlar, merkez sağ’ı ve dedikoduyu çok seviyorlar
üniter yapı diyorlar, uluslararası toplum, en az iki yabancı dil
minareler gölde ediyor, başka ihsan da istiyorlar
akşam ezanında eve giriyoruz, üzgünüz yani gereği kadar
demokraside ısrar ediyorlar bir de, ben rahatça ölsek diyorum.

yemeklerden sonra pişman oluyorlar, kravat takıyorlar, az seviyorlar
aşık olamıyorlar, çok şişmanlıyorlar ve hiç gülmüyorlar
-manavlar da şiire inansın diye kırmızıydı belki elmalar-
elmalar deyince aklıma annem geliyor ve taksitli sancılar
bir yanağın elma oluşunu,
devrik cümlelerle düşünüyorum…

-sigortalı bir işe girmeden âşık olunmuyor-


Güven Adıgüzel 
İtibar dergisi  10. sayı -alıntı-